BÜYÜK KAYBIMIZ

Kurucumuz ve büyük ustamız Nadir Tütüncü’nün acı kaybını yaşamakla beraber ustamızın bizlere ve sektöre bırakmış olduğu değerler en büyük mirasımızdır. Her daim onun varlığını yanımızda hissederek ona karşı olan sorumluluğumuzu bize öğrettiği disiplin çerçevesinde yerine getirmek bizler için en büyük görevdir.

Yeri doldurulamayacak kaybımızın ve değerimizin emanetini en iyi şekilde muhafaza ederek yarınlara taşımak sonsuz arzumuzdur. 

Devamını Oku

Nadir, ISO 500 listesinde 53. sırada!

“Türkiye’nin en büyük 500 firması” listesinde, üst sıralardaki yerini koruyan Nadir, 2012 yılında 19. sıra, 2013 yılında 29. sırada, 2014 yılında da 60. sırada ve 2015 yılında da 56.,2016 yılında 53. sıradaki yerini alarak istikrarlı duruşunu sürdürüyor.

Nadir Metal Rafineri 50.yıl

50 Yıl önce atölye ekibi ile yola çıktığımızda, 50 yıl sonrasında şu anki noktada olacağımızı bilerek hareket ettik. Hayallerimiz oluşturduğumuz gerçeklerin alt yapısı olmuştur.

Ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri en net biçimde yorulmayarak yaratmış olduğumuz piyasa istikrarı ve istihdam hareketliliği ülkemizin ekonomik bazda ilericiliği ile paralellik sağlamıştır.

Kurumumuzca oluşturduğumuz profesyonel bir ekip ile beraber saha içi ve saha dışı çalışmalarımız ile  ülkemizin büyüme hızına endeksli olarak hareket ediyor, ekonomik ivmeyi ise bir üst noktaya taşıyarak sağladığımız katkı ülkemiz ve kurumumuz adına değer taşımaktadır.
Bu açıdan genel çerçeveye baktığımızda yanılmamış olmak bizleri mutlu etmekle beraber, ülkemizin sağladığı istikrar bizler için gurur kaynağı olmuştur.

1967’ den bu yana durağan bir hayalciliğin değil an be an bir sonraki adımı düşünerek hareket edip oluşturduğumuz gerçeklerin temsilcileri olmaya çalıştık.

Uluslararası ekonominin sürüncemede olduğu şu dönemlerde ülkemiz ekonomisindeki yerel ve cesur adımlar Avrupa tekelinde bir ekonominin değil, Türkiye’nin söz sahibi olduğu ilerici ekonomiyi yaratmak için nefes aldığımız her gün daha iyiyi yapabilecek olmanın verdiği heyecanı ile çabalamaya devam ediyoruz.

Dünden bugüne ekip olmaktan ziyade kurum içerisinde oluşturduğumuz iş anlayışı, aile olmayı başarmamızdan kaynaklanmaktadır. Geçmişte olduğu gibi, bugünde yarattığımız misyonun takipçileriyiz. Ardımızda bıraktığımız her bir yıl bizlere kendimizi yenilememiz açısından eşsiz fırsatlar sunmuştur. İçimizdeki heyecan hala ilk günkü gibi diri ve capcanlı… Bugün 50 yılı geride bırakırken ardımızda bıraktığımız ve ülkemize armağan ettiğimiz çalışmalar ile nice yılların bize umudu olsun..

İSTANBUL JEWELRY SHOW MART 2017

Nadir Metal Mart Fuar’ında 50. Yılı’nı Kutladı

16-19 Mart 2017 tarihleri arasında 44.’sü düzenlenmiş olan düzenlenmiş olan CNR EXPO İstanbul Jewelry Show’da Nadir Metal Rafineri olarak ziyaretçileri ile buluştu.

Mart ayında gerçekleşmiş olan bu fuarın Nadir Metal için ayrı bir öneme sahipti:

Devamını Oku

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Döviz yerine altın alın” çağrısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Döviz yerine altın alın” çağrısı, vatandaşın cebini doldurdu. Erdoğan’ın çağrısından sonra 128 liradan işlem gören 24 ayar altın yüzde 15 yükselerek 147 liraya kadar çıktı. Erdoğan’ın çağrısı üzerine dövizlerini bozdurup altın alan vatandaşlar, aradan geçen 1,5 ay gibi kısa sürede kazanmaya başladı. 2016 Aralık ayı itibariyle 125 liradan işlem gören 24 ayar altının gramı, mart itibariyle 147 liradan işlem görünce, vatandaşlar yastık altındaki altınlarını satmak için kuyumculara ve bankalara akın etti. Cumhurbaşkanının çağrıda bulunduğu zamanda altın alamayan vatandaşlar ise, altının yine yükseleceğini ümit ederek alım yapmaya devam ediyor.

DOLARIN VERDİĞİNİN 6-7 KATINI VERİYOR
Kuyumcuların altın satışlarında yüzde 20 ila 30 arasında bir artış olduğunu kaydeden Erdem, “Altın düşünce altına hücum başlar. Biz her zaman şunu söylüyoruz, bu fiyatlara aldanıp da altını satıp, gereksiz yere bekletecekseniz, bunu dolara yatıracaksınız böyle bir düşüncede olmayın. Altına yatırım yapın. 2003-2016 yılı arasında dolar aşağı yukarı 2,2 gibi yükseliş vermişken, altın 6-7 katını verdi. Altın her zaman kazandırmaya devam ediyor. Sakın dolara yönelmesinler. Altında kalsınlar, kazanmaya devam edeceklerdir” ifadelerini kullandı. Yetkililer “Bu yıl ki altın yılbaşında 125 liraydı, şuanda etiket fiyatımız 147 lira. Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi, vatandaşlar doları bırakıp altına koşsun. Çünkü altın daima kazandırır” şeklinde konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Para biriminde altın endeksli adım atılmalı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası döviz baskısından kurtulmak için “altın” önerisinde bulunarak, “Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının, para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. Altınla ifade ettiğimiz zaman bu para birimlerinin baskısı altında kalmayız” dedi.

“TİCARETİMİZ YÜZDE 25 ARTMALI”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 32.Toplantısı Açılış Oturumu’ na katıldı. Toplantıda konuşan Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arasındaki ticaret hacminin arttırılması gerektiğini vurgulayarak, “Önümüzdeki on yılda teşkilat içi ticarette yüzde 6 artış hedefleniyor. Bunun mütevazı bir artış olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin potansiyelleri göz önüne alındığında bunun yüzde 25 alarak daha uygun olacağını düşünüyorum. Bu bir sınır değil. Ama yüzde 25 olmazsa olmazımız olmalı” diye konuştu.

“PARA BİRİMİNDE ALTIN ENDEKSLİ ADIM ATILMALI”

İslam ülkelerinin küresel krizlere karşı daha dayanıklı hale gelmesi gerektiğini savunan Erdoğan, “Bu bağlamda İslami Finans varlık temelli yaklaşımı ve ahlaki ilkelere verdiği önemli krizlere deva olacak çözümleri önemsiyorum. Onun için de sürekli faizsiz diye konuşuyoruz. Burada bizler uluslararası döviz baskından nasıl kurtulacağız. Bunun adımlarını atmakta fayda görüyorum. Finans sektöründe katılımcı finans anlayışının, para biriminde hatta altına endeksli bir adımın atılmasının çok daha isabetli olacağı inancındayım. İslami finans piyasasının hacmi yılda yüzde 15 büyüme gösterdi. 2015 yılında 2,1 trilyon dolara ulaştı. Biz bunları artık şu veya bu parayla değil, altınla ifade edelim. Altınla ifade ettiğimiz zaman bu para birimlerinin baskısı altında kalmayız. Bu adımı atmakta büyük fayda var. Bu sistemin potansiyelinin 7 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı’nın doları altına çevirme çağrısı ve Merkez Bankası’nın altın alım kararı kuyum sektöründe doping etkisi yarattı. Altın satışları bir haftada üçe katlanırken yastık altı 55 ton altının da ekonomiye kazandırılması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dövizi olanlardan parasını bozdurup altın ya da TL’ye çevirme çağrısı, ardından da Merkez Bankası’nın tasarruf oranlarını artırmak için fiziksel altın alımına başlama kararı kuyum sektörünü harekete geçirdi. Dövizini bozduran vatandaş altınına hücum etti. Sabah’tan Betül Alakent / İbrahim Acar’ın haberine göre perakende altın satışları bir haftada üçe katladı. Merkez Bankası’nın (MB) kararıyla da yastık altındaki 55 ton altının ekonomiye kazandırılması bekleniyor.

Altın rezervinde;

ABD lider Ülke
Altın rezervi (Ton) ABD 8.133
Almanya 3.377
IMF 2.814
İtalya 2.452
Fransa 2.435
Çin 1.839
Rusya 1.543
İsviçre 1.040
Japonya 765
Hollanda 612.5
Hindistan 558
Euro Bölgesi 508
Türkiye 505

Yastık altındaki birikimin ne kadar olduğu konusunda kesin tahminler yapmak oldukça zor. Dünya Altın Konseyi Türkiye Ofisi Genel Müdürü Murat Akman, “11 yıldır bu işin içindeyim, bu süre içinde sadece yastık altındaki altın rakamı konusunda 800 ton ile 8 bin ton arasında tahminler yapıldığını gördüm” diyor.
Aslında döviz için piyasada konuşulan rakamlar genel olarak 15 ile 40 milyar dalar arasında değişiyor.  İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Mesut Eren, yastık altında 100 milyar dolar döviz bulunduğunu ileri sürüyor. Capital’in  tahminleri ise geniş bir yelpazede. Buna göre, altın ve döviz olarak “yastık altında” tutulan tasarruf miktarı 25 milyar dolar ile 100 milyar dolar arasında değişiyor. Bir ekonomist, bu miktarın önemini şu sözlerle açıklıyor: “Şubat krizinden sonra IMF Türkiye’ye 17 milyar dolar kredi vereceğini açıklamış, bu da piyasalar tarafından çok olumlu karşılanmıştı. Oysa, yastık altındaki miktar bundan kat kat yüksek. Bu paranın sisteme dönmesinin getireceği etkiyi bu kıyaslama daha iyi ortaya koyar.”
“Altından vazgeçmek zor” 
Prof. Dr. Ege Cansen, yastık altındaki paranın ekonomideki dengeleri bozduğu ve faizlerin yükselmesine neden olduğu görüşünde. Cansen :”Reel ekonomi tarafına baktığımızda daha büyük bir finansal sisteme ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bankalarda şu anda 100 milyar dolar civarında bir mevduat var. Bu keşke 200 milyar dolar olsa. Böyle olunca, ekonomi daha hızlı döner, faizler düşer, batan firma sayısı da azalır” diyor.
Dünya Altın Konseyi Türkiye Ofisi Genel Müdürü Murat Akman, her şeye karşın altının, yatırımcıların en son vazgeçeceği bir yatırım aracı olduğu görüşünde. Akman şöyle devam ediyor: “Elinizdeki para devletin, hisse senedi o şirketin size borcudur. Ancak altın, uluslararası borsalarda değeri belirlenen bir metal. Dolayısıyla insanlar bunu hep bir felaket sigortası aracı olarak değerlendiriyorlar. Ve bu güvenilir araçtan ayrılmak istemiyorlar.”
Prof. Dr. Deniz Gökçe, mali kesimin gelişmesi için yastık altındaki birikimlerin sisteme kazandırılması gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Gökçe’nin konu hakkındaki görüşleri şöyle: “Yastık altında 60 milyar dolarlık altın olduğunu düşünüyorum. Bu miktarın Türkiye’nin toplam iç borcu civarında olduğunu düşünürsek, ki bu altını da dövizle ithal ediyoruz, ekonomiye zararını daha net olarak anlarız. Tabii bunun yanı sıra, kriz öncesinde 15 milyar dolar olduğu düşünülen yastık altındaki döviz miktarı da krizden sonra arttı. Altının değeri sürekli düşmesine rağmen altında vazgeçemiyoruz. Yani bu altınlar ekonominin içinde dönmüyor. Ama bu altınları mevduatta ya da en kötüsü DTH’da değerlendirsek, yani bankada tutsak, mali kesim ciddi ölçüde büyür. Böylece hem Hazine’nin finansman ihtiyacı karşılanır, hem de bütçe açığımız küçülür.”

YASTIK ALTINDAKİ “ALTIN”

Türk insanının yastık altında 5 bin ton altını olduğu tahminleri yapılıyor. Ancak 2011’den bu yana altınların ekonomiye kazandırılmasına yönelik sürdürülen kampanyada sisteme dahil olan altın miktarı 60 tonda kaldı. Yapılan Kampanyalara rağmen sisteme sokulan altın miktarının çok düşük kalması “Acaba Türk halkının elinde tuttuğu altın miktarı ile ilgili yapılan 5 bin tonluk tahminler abartılı mı” sorusunu da gündeme getirdi.

Ülkemizde hükümetin desteğiyle az olan tasarrufların artırılmasına yönelik projeler geliştirilirken, diğer taraftan yastık altında bulunan yatırımların ekonomiye kazandırılması için çalışmalar başlatılmıştır. Böylece 2010 yılından bu yana hurda altının ekonomiye kazandırılması için bankalar “Altın Günleri” uygulamasıyla yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmaya çalışıyor. Bankaların şu ana kadar topladığı altının parasal değeri sadece 2.5 milyar dolarda kaldı. Atalarımızın yola “Kara gün akçesi” olarak çıkmaları ile beraber zor günleri için ayırdıkları parayı, “yastık altında” tutmakla başlayan alışkanlık, zaman içerisinde büyük bir boyut kazandı. Şimdi ise milyarlarca dolarlık döviz ve altını kapsaması nedeniyle, ekonomik güç haline geldi. Uzmanların tahmini 25 milyar dolar civarındayken bugün bu meblanın 100 milyar dolar olduğunu tahmin ediliyor Ancak, açık tahminler, devasa gücü ortadan kaldırmıyor. Bununla beraber, krizle birlikte artış gösteriyor. İşin başında “Kara gün akçesi” olarak adlandırılan bu meblayı Yaşlılar “Kefen parası” olarak adlandırırdı. Zaman İçerisinde “yastık altı” faktörü büyüdü. Zor günler için ayrılan para miktarı ve yaygınlığı arttı. Nedenleri farklı da olsa, artık ülkemizde bir “yastık altı ekonomisi” gerçeği yaşanıyor. Bankacılık sektörü başta olmak üzere, sistem dışı ve  kayıtsız olarak varlığını sürdürmeyi tercih eden bu mali varlığın boyutları tam olarak saptanamasa bile, gayri safi milli hasılaya göre ciddi bir oranda olduğu tahmin ediliyor.

Bir süredir yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle, “yastık altı” faktörü yeniden gündeme geldi. Uzmanların tahminlerini esas olarak kabul ettiğimizde ortaya “yastık altını” tahmini açısından daha net veriler elde etmek mümkün. Ortaya konan veriler ise işin boyutunu gözler önüne seriyor.

Yastık altındaki “altın” Türk insanının geleneksel tasarruf enstrümanlarından biridir. Şöyle ki Türk vatandaşının tercih ettiği en garanti yöntemlerin başında geliyor. Altın açısından ortaya konan verileri inceleyecek olursak: Prof. Dr. Deniz Gökçe, yastık altında 60 milyar dolarlık altın bulunduğu görüşünde. Bu da cari fiyatlarla yaklaşık 7 bin ton altına denk geliyor. Ekonomist Uğur Civelek ise, yastık altında bin 500-2 bin ton (yaklaşık 12-17 milyar dolar) civarında altın olduğunu savunuyor. Ancak, Dünya Altın Konseyi Türkiye Ofisi Genel Müdürü Murat Akman, yastık altındaki altın miktarı için 3 bin 500 – 4 bin 500 ton (yaklaşık 30-38 milyar dolar) tahminini yapıyor. Ancak, Akman’a göre, bu altının sadece yüzde 5-10’u sisteme geri dönebilecek nitelikte. Akman, “Çünkü bunun yüzde 80’lik bölümü takı olarak kullanılıyor. Kalan yüzde 20’lik bölüm ise Cumhuriyet altını ve Osmanlı sikkelerinden oluşuyor. Osmanlı sikkelerinin önemli bir bölümü de nümizmatik olarak kabul edildiği için sisteme dönmesi çok zor. Dolayısıyla sadece 350-450 tonluk bölüm sisteme dönebilir niteliktedir” diyor.

 

Çamlıca tepesinde bir anıt eser, Büyük Çamlıca Cami

ÇAMLICA TEPESİ’NDE BİR ANIT ESER…

camlicacamik

BÜYÜK ÇAMLICA CAMİ

Çamlıca Tepesi Cami projesi yapımına 29 Mart 2013’te başlanmış olup, yapımı Mimar Hacı Mehmet Güner ve geniş çalışan ekibiyle beraber tüm hızı ile devam etmektedir. Yapının Baş Mimarı Hacı Mehmet Güner olup, geniş ekibi ile Bu eser de Selçuklu-Osmanlı mimari çizgisinden hareketle Neoklasik tarzda modern unsurlar kullanılarak hayata geçirilen ;

Bir Anıt Eser,

Bir Sembol,

Bir Dönem eseri özellikleri taşımaktadır.

Yapılmakta olunan eserin Anadolu’nun Batı’ya bakan yüzünde şehir siluetine katacağı değer ile Türk-İslam tarihinin önemli eserleri arasında yer alacağı düşünülmektedir. Yapı içerisinde;

Türk-İslam sanatlarının yaşam alanı bulabileceği atölyeler,
Uluslararası sergilerin yapılabileceği sanat galerileri,
Türk-İslam Eserleri Müzesi,
Kütüphane,
Çok amaçlı salonlar,
Konferans Salonu,
Seyir Terasları,

Ve Kapalı otoparkı gibi birçok sosyal alandan oluşan bir külliye inşa edilmektedir.

57.500 m2’lik arsa üzerine konumlanacak olan eserin yaklaşık 10.000 m2’lik kısmını cami,7.000 m2’lik kısmını avlusu,13.000 m2’lik kısmını da oturma yerleri, park alanları ve süs havuzları oluşturmaktadır.

Cami’de 37.500 kişi, dış avlu ve sert zeminleri dikkate aldığımızda yaklaşık 60.000 kişiye ibadet hizmeti verebilecektir. Ayrıca yaklaşık 1000 kişi kapasiteli konferans salonu da bu proje kapsamında cami külliyesi içinde hayata geçirilmektedir. Caminin etrafında yürüyüş yolları ve yeşil alan yapılması planlanmaktadır.

Cami de yapılacak altı minarenin; dört tanesinin yüksekliği 107.10 m olacaktır. Anadolu’ya ilk adım attığımız tarih ile aynı olan ve yapının kendi oranlarından çıkan bu minare yüksekliği de esere ayrı bir önem katmaktadır. Diğer iki minare ise avlu kısmında ve 90.00 m yüksekliğinde inşa edilmiştir.

Yapının tüm ölçüleri altın oran yöntemi ile tespit edilmiş olup bu doğrultuda yapıya şekil verilmiştir.

 

Türkiye’nin en büyük camisi olma özelliğini taşıyan Büyük Çamlıca Cami’sini, bu yıl 43.sü düzenlenmiş olan, İstanbul Jewelry Show CNR EXPO Fuar’ında Nadir Metal Rafineri standında sergilemek bizleri gururlandırdığı gibi sizleri aramızda görmek bizi onurlandıracaktır.


Cami’nin yapımı 71 gün sürmüş olup, 27 ustanın büyük sabrı ve emeği ile son haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kubbe, çatı sundurmaları minare ve şadırvan bölümünde 75 kilo dökme gümüş, minare sütunları, şerefelerinde ve uç alemlerinde 25 kilo dökme altın el tezgahlarında tecrübeleri ustalarımızla şekillendirilerek mimarisine en uygun şekilde hazırlanmaktadır.

185 cm boyunda, 85 cm eninde olan caminin yüksekliği ise 105 cm’dir. Toplamında kullanılan malzeme ise 233 kilo 680 gram altın, 73 kilo 540 gram gümüş,1805 adet 100 g külçe altın,1384 adet 20 g külçe altın, 75 adet 100 g külçe gümüştür.

 

 

Nadir, Capital 500’de 112’nci sırada yer aldı.

haber1Capital Dergisi’nin her yıl düzenlenen geleneksel ‘Capital 500′ Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketi araştırması sonucunda şirketlere ödülleri verildi.

Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin belirlendiği Capital 500’ün 2015 verilerine göre hazırlanan listesi açıklandı. Listede Nadir Metal Rafineri 112’nci sırada yer alma başarısını gösterdi.

 

 

 

CAPITAL 500

YIL

SIRALAMA

2015

112

2014

117

2013

67

2012

36

2011

68

Nadir, Fortune 500 Listesi’nde 92’nci sırada!

İş dünyası tarafından referans olarak kabul edilen, finansal kurumlar ve holding şirketleri dışındaki sektörleri kapsayan Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin belirlendiği Fortune 500 Türkiye’nin 2015 yılı verilerine göre hazırlanan listesi açıklandı. Listede Nadir 92’nci sırada yer alarak istikrarlı duruşunu sürdürmeye devam etti.

Nadir, bugün dünyada ilklere imza atan ürünleri, bu ürünlerin üretiminde yakaladığı üst standartlar ve yapmış olduğu yatırımlar ile sektöründe uluslararası bir marka olmayı başardı. Sağlamış olduğu bu başarıyı aldığı ödüllerle ve alanında üst sıralarda girmiş olduğu listelerle taçlandıran Nadir Metal, her yıl istikrarlı bir şekilde başarı ivmesini sürdürmektedir.

FORTUNE 500

YIL

SIRALAMA

2015

92

2014

89

2013

54

2012

34

2010

142

2009

77

 

 

Nadir, ISO 500 listesinde 56. sırada!

Untitled-2“Türkiye’nin en büyük 500 firması” listesinde, üst sıralardaki yerini koruyan Nadir, 2012 yılında 19. sıra, 2013 yılında 29. sırada, 2014 yılında da 60. sırada ve 2015 yılında da 56. sıradaki yerini alarak istikrarlı duruşunu sürdürüyor.

 

Alanında sektörün lider altın rafineri firması Nadir Metal; İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan, “Türkiye’nin en büyük 500 firması” listesinde, üst sıralardaki yerini koruyarak, yükselen grafiğini istikrarlı şekilde sürdürmeye devam etti. 1968 yılında 100 Büyük Sanayi Kuruluşu olarak başlatılan ve her yıl geliştirilerek sürdürülen Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, Türkiye ekonomisine tutulan güçlü bir ayna niteliğindedir. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırması ile sanayinin hiçbir yerde bulunmayan gerçek röntgeni çekilmekte, Türk sanayinin gelişiminin görülmesine ve geleceğe yönelik yol haritasının belirlenmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Her yıl bir önceki yılın verileri baz alınarak yeniden güncellenen listede Nadir Metal, 2012 yılında 19. sıra, 2013 yılında 29. sırada, 2014 yılında 60. sırada ve 2015 yılında 56. sıradaki yerini alarak istikrarlı duruşunu sergilemeye devam etti. Son yıllarda ülkemizin en büyük sanayi kuruluşları arasına giren ve bağımsız kuruluşlar tarafında da açıklanan benzer listelerde de üst sıralardaki yerini alan Nadir Metal, Türkiye’nin en büyük 60 firması arasına adını yazdırdı. 1960’lı yıllarda temeli Nadir Tütüncü tarafından atılan firma, ilk olarak ramat işiyle kuyum sektöründe yer aldı. Bugün itibariyle yılda 150 ton altın 200 ton gümüş işleme kapasitesine sahip, ileri teknoloji eşliğinde donanmış fabrikasında kıymetli metal işleyen Nadir Metal, yılların birikimini son yıllarda istatistiklere de yansıttı.

Milletimiz bir ve birlik olarak kudretini tüm dünyaya göstermiştir.

Milletimiz bir ve birlik olarak kudretini, kuvvetini, azametini, adaletini ve daha nice hasletlerini tüm dünyaya göstermiştir.

Çok şükür yüce Allaha.

Kapalı Çarşı esnafı olarak milletimize, hepimize geçmiş olsun diyor, şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet diliyoruz, nurlar içinde yatsınlar, onların dökülen kanları Çanakkale şehitlerinin kanları kadar kutsal ve yücedir.

Şimdi bize düşen, herkesin görevi, işi, gücü, sorumluluğu başında olmasıdır.
Güvenlik sebebiyle dükkanlarımız bir süre açılmayabilir ancak, bizler görevimizin başında bekliyor, bu kutsal vatanın nöbetini tutuyor olacağız.

NADiR’DEN GİZE’YE

GİZE PİRAMİTLERİ

Gize piramitleri tahmini olarak M.Ö 3000 yıllarında eski krallık döneminde yapıldığı zannedilmekte. Bunlar; Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır.

Gize piramitleri dünyanın en büyük piramitlerdir, yapımları esnasındaki gizi hala korumaktadırlar. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını kabul edersek Keops Piramidi’nde, yer alan yaklaşık 2.5 milyon metreküp taş, 250.000 gün, yani yaklaşık 664 yılda yerleştirilebiliyor. Oysa piramitler 20 ila 30 yıl arasında bir sürede tamamlanmıştır.

Büyük Piramit de denilen Keops Piramidi, M.Ö. 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır’ın 4. Sülale devri hükümdarlarından Keops’un mezarıdır. Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır’daki Keops Piramididir.

İkinci büyük piramit Kefren, Keops’un kardeşi olan ve O öldükten sonra firavun olan Kefren’e aittir.
Kefren piramidi 2. piramit olarak anılır. Keops Piramidi’nden sonra yapılmıştır. Küçük piramit Mikerinos ise M.Ö. 2500’lü yıllarda hüküm süren Mikerinos’a aittir. Mikerinos Piramidi, Gize Piramitlerinin en küçüğüdür. Piramit, Mikerinos öldükten sonra oğlu Shepseskaf tarafından bitirtilmiştir.

Daha önceki buluşmalarımızda tarihe sahip çıkarak, tarih öncülüğünde birçok yeniliğe imza atmış bizler için müşteri kalitemizi ve tarihsel misyonumuzun gereklilikleri ile beraber bu yıl da 42.si düzenlenmiş olan CNR EXPO Mart 2016 Fuarı’nda Mısır Piramit’lerini yerli ve yabancı müşterilerimizin beğenisine sunmanın haklı sevincini ve gururunu yaşamaktayız.

157 kilogram altından meydana gelen Nadir Metal’in Gize Piramitleri’nin yapımında 1408 adet 100 gr altın ve 160 adet 100 gr köşe kalıpları kullanılmıştır. 25 kişilik profesyonel ustalardan oluşturulan ekip eşliğinde, 45 günlük bir projelendirme ve yapım aşamasının ardından, ziyaretçilerinin beğenisine sunulacak duruma gelmiştir.

Piramitlerin tarihsel sürecini bugün insanımıza mikro imkanlarda hizmete sunuyor oluşumuz, piramitlerin asırlar öncesi gizeminin insanlık kadar nadir bünyesini de heyecanlandırmaya yetiyor. Gün ışığına çıkan her nokta da olduğu gibi bu gizem sonsuza kadar insanlık tarihinin merakını cezbedecektir.