YASTIK ALTINDAKİ “ALTIN”

Türk insanının yastık altında 5 bin ton altını olduğu tahminleri yapılıyor. Ancak 2011’den bu yana altınların ekonomiye kazandırılmasına yönelik sürdürülen kampanyada sisteme dahil olan altın miktarı 60 tonda kaldı. Yapılan Kampanyalara rağmen sisteme sokulan altın miktarının çok düşük kalması “Acaba Türk halkının elinde tuttuğu altın miktarı ile ilgili yapılan 5 bin tonluk tahminler abartılı mı” sorusunu da gündeme getirdi.

Ülkemizde hükümetin desteğiyle az olan tasarrufların artırılmasına yönelik projeler geliştirilirken, diğer taraftan yastık altında bulunan yatırımların ekonomiye kazandırılması için çalışmalar başlatılmıştır. Böylece 2010 yılından bu yana hurda altının ekonomiye kazandırılması için bankalar “Altın Günleri” uygulamasıyla yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmaya çalışıyor. Bankaların şu ana kadar topladığı altının parasal değeri sadece 2.5 milyar dolarda kaldı. Atalarımızın yola “Kara gün akçesi” olarak çıkmaları ile beraber zor günleri için ayırdıkları parayı, “yastık altında” tutmakla başlayan alışkanlık, zaman içerisinde büyük bir boyut kazandı. Şimdi ise milyarlarca dolarlık döviz ve altını kapsaması nedeniyle, ekonomik güç haline geldi. Uzmanların tahmini 25 milyar dolar civarındayken bugün bu meblanın 100 milyar dolar olduğunu tahmin ediliyor Ancak, açık tahminler, devasa gücü ortadan kaldırmıyor. Bununla beraber, krizle birlikte artış gösteriyor. İşin başında “Kara gün akçesi” olarak adlandırılan bu meblayı Yaşlılar “Kefen parası” olarak adlandırırdı. Zaman İçerisinde “yastık altı” faktörü büyüdü. Zor günler için ayrılan para miktarı ve yaygınlığı arttı. Nedenleri farklı da olsa, artık ülkemizde bir “yastık altı ekonomisi” gerçeği yaşanıyor. Bankacılık sektörü başta olmak üzere, sistem dışı ve  kayıtsız olarak varlığını sürdürmeyi tercih eden bu mali varlığın boyutları tam olarak saptanamasa bile, gayri safi milli hasılaya göre ciddi bir oranda olduğu tahmin ediliyor.

Bir süredir yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle, “yastık altı” faktörü yeniden gündeme geldi. Uzmanların tahminlerini esas olarak kabul ettiğimizde ortaya “yastık altını” tahmini açısından daha net veriler elde etmek mümkün. Ortaya konan veriler ise işin boyutunu gözler önüne seriyor.

Yastık altındaki “altın” Türk insanının geleneksel tasarruf enstrümanlarından biridir. Şöyle ki Türk vatandaşının tercih ettiği en garanti yöntemlerin başında geliyor. Altın açısından ortaya konan verileri inceleyecek olursak: Prof. Dr. Deniz Gökçe, yastık altında 60 milyar dolarlık altın bulunduğu görüşünde. Bu da cari fiyatlarla yaklaşık 7 bin ton altına denk geliyor. Ekonomist Uğur Civelek ise, yastık altında bin 500-2 bin ton (yaklaşık 12-17 milyar dolar) civarında altın olduğunu savunuyor. Ancak, Dünya Altın Konseyi Türkiye Ofisi Genel Müdürü Murat Akman, yastık altındaki altın miktarı için 3 bin 500 – 4 bin 500 ton (yaklaşık 30-38 milyar dolar) tahminini yapıyor. Ancak, Akman’a göre, bu altının sadece yüzde 5-10’u sisteme geri dönebilecek nitelikte. Akman, “Çünkü bunun yüzde 80’lik bölümü takı olarak kullanılıyor. Kalan yüzde 20’lik bölüm ise Cumhuriyet altını ve Osmanlı sikkelerinden oluşuyor. Osmanlı sikkelerinin önemli bir bölümü de nümizmatik olarak kabul edildiği için sisteme dönmesi çok zor. Dolayısıyla sadece 350-450 tonluk bölüm sisteme dönebilir niteliktedir” diyor.